“Ugg” terimi, Avustralya'da 1930'larda koyun postu botları tanımlamak için genel bir ad olarak kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle 1960'larda bu botlar, sörfçüler arasında popülerlik kazanmış ve gündelik hayatta yer bulmuştur. Ancak, 1995 yılında Deckers, bir Avustralyalı girişimciden “UGG” isminin küresel ticari marka haklarını satın alarak bu hakları uluslararası düzeyde koruma altına almıştır. Bu durum, Avustralya'daki pek çok yerel şirketle arasındaki büyük bir hukuki tartışmaya yol açmıştır.

Avustralyalılar, “ugg” teriminin kendi kültürel miraslarının bir parçası olduğunu savunmakta ve bu ismin kamuya açık bir isim olarak kalması gerektiğini ifade etmektedirler. Öte yandan, Deckers, “UGG” markasını küresel bir lüks moda simgesi haline getirmeyi hedeflemektedir. İş bu anlaşmazlık, 2016 yılına kadar uzanmaktadır.

Anlaşmazlık, 2016 yılında Deckers'ın, UGG Since 1974 adlı şirketin ABD'de “UGG” adıyla koyun postu bot satışı yaptığı gerekçesiyle dava açmasıyla başlamıştır. 2019 yılında Chicago'da bir jüri, Avustralyalı şirketin marka ihlali yaptığına karar vermiştir. Şirket, bu kararı temyiz etmeye çalışsa da günümüze kadar herhangi bir sonuç değişmemiştir.

UGG Since 1974'ün sahibi Todd Watts, çok uluslu bir şirkete karşı mücadele etmenin zorluklarını ve hukuk sürecinin ciddi mali kaynakları tükettiğini vurguladı. Watts, bir TikTok videosunda, “Biz 50 yılı aşkın süredir ve üç nesildir Avustralya botları üretiyoruz. UGG botlarının ilk kez ortaya çıktığı yer olan Avustralya ve Yeni Zelanda'da ticari marka hakkına sahibiz. Ancak Deckers'ın açtığı dava hikayemizi paylaşmamızı zorlaştırıyor” dedi.

UGG Since 1974, uluslararası ticari marka yasalarına uyum sağlamak amacıyla isim değişikliği yapmayı düşünse de köklerinden ödün vermeyeceğini açıklamıştır. Todd Watts, şirketin yeni “Since 1974” markasıyla üretime devam edeceğini belirtmiş ve botların kalitesi ve özgünlüğünün değişmeyeceğini ifade etmiştir. Ayrıca, etiketteki ismin köklü miraslarını gölgede bırakmayacağına dikkat çekmiştir.

Bu durum, global markalar ve yerel girişimler arasındaki hukuki mücadelelerin nasıl şekilleneceğinin bir göstergesi olarak dikkat çekmektedir. Yerel üreticilerin, uluslararası firmalar karşısında kendi kültürel miraslarını koruma çabaları, gelecekte benzer anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği üzerinde önemli bir etki yaratacaktır.