Ümit Karan'a Basit Cinsel Saldırıdan Hapis Cezası

Eski futbolcu Ümit Karan hakkında 2015 yılında oturduğu apartmanın güvenlik görevlisi İ.A.'ya yönelik "basit cinsel saldırı" suçlamasıyla dava açıldı. İddiaya göre, Karan, güvenlik görevlisine cinsel tacizde bulundu. Bakırköy 37. Asliye Ceza Mahkemesi, davanın sonucunda delil yetersizliğinden ötürü Karan'ın beraatine karar vermişti. Ancak İ.A.'nın avukatı, verilen beraat kararına itiraz ederek dosyayı istinaf mahkemesine taşıdı.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi'nde görülen duruşmada, Ümit Karan, suçlamaları reddederek "Hayatım boyunca kimseye yanlış yapmadım. Suçlamalar doğru değildir" şeklinde savunma yaptı. Karan, Karan, "Ben bu ülkeye hizmet ettim. Hayatım boyunca kimseye yanlış yapmadım. Ben Atatürkçüyüm. Bana Atatürkçülükten ceza verecekseniz kabulümdür" ifadelerini kullandı. Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı Ersoy Yüce, "Atatürkçülere ceza mı veriliyor?" şeklinde bir yorumda bulundu. Karan'ın avukatı ise bu tartışma üzerine, "Başka bir şey söylemeye çalışıyor" diyerek konuyu kapatma çabasına girdi.

Duruşmada Karan, Survivor yarışmasında kadınlarla yan yana bulunduğunda herhangi bir yanlış davranışta bulunmadığını ifade etti. Karan, duruşmada beraatini talep ederken, suçlamaların asılsız olduğunu öne sürdü.

Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, daha sonra Karan’ın beraat kararını bozarak, "sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel saldırı" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Karan’ın avukatının itirazı sonrası dosya Yargıtay'a gönderildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Ümit Karan'a verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasını onadı. Bu karar sonrasında Karan, onanan cezası çerçevesinde Bakırköy Adliyesi'ne giderek Metris Cezaevi’ne gönderildi.

Mahkeme süreci, hem Ümit Karan’ın kendine özgü savunma şekli hem de dava hakkında gelişen tartışmalarla dikkat çekti. Karan'ın, geçmişteki kariyeri ve şöhreti, mahkeme sırasında dikkat çekici bir şekilde gündeme gelirken, mahkeme sürecinin cinsiyetçiliği bağlamında da birçok yorum ve eleştiri yapıldı. Karan’ın ifadeleri, genel kamuoyunda farklı algılar oluşturdu.

Bu tür davaların Türkiye'deki sosyal dinamikler üzerinde nasıl bir etki yarattığı ise ayrı bir tartışma konusudur. Toplum olarak cinsiyet eşitliği, adaletin sağlanması ve cinsel saldırıların önlenmesi konusundaki duyarlılık her geçen gün artarken, mahkemelerin verdiği kararlar bu sorunların çözümünde ne kadar etkili olabilecek? Bu süreç, sadece Ümit Karan için değil, aynı zamanda benzer davalar için de önemli bir emsal teşkil ettiriyor.