Sanatçının yeni eseri, Yedi Uyurlar teması etrafında şekilleniyor. Bu eser, dinleyicilerini tatlı bir uykuya davet ederken, aynı zamanda gündüz rüyalarına da uyandırmayı amaçlıyor. Eserin yaratım sürecinde, Kaniş Tabletleri’nden fışkıran gizemli kelimelerin ilham kaynağı olduğu düşünülüyor. Sanatçı, özgün üslubu ile dinleyicilere derin bir deneyim yaşatmayı hedefliyor.

Hacibab adlı sanatçının müziğinde folk müzikle güçlü bağları dikkat çekiyor. Bu bağ, Hürmetçi Köyü’nde bulunan yılık atların doğasıyla uyum içerisinde tezahür ediyor. Müziğinde geçmiş, şimdi ve gelecek kavramları arasındaki kaygan zemin, müziğinin ahenk unsurlarıyla güvence altına alınıyor. Sanatçının, geçmişten gelen kaynakları ve anıları besleyen bir müzik yolculuğuna çıktığı görülüyor.

Sanatçının sunduğu evren, hayal gücünü harekete geçirerek dinleyicileri derin bir yolculuğa çıkarıyor. Sürekleyen bir ses mimarisi, dinleyiciyi pür dikkat dinlemeye yönlendiriyor. Bu ses mimarisi, Anadolu steplerinden ilham alarak anadolu kültürünün derinliklerine uzanıyor. Toprak, hayvan ve insan unsurları bu müziğin önemli bileşenleri arasında yer alıyor. Anadolu’nun bu teması, sanatçının eserinin yalnızca bir müzik deneyimi değil, aynı zamanda bir hayat hikayesi sunduğunu gösteriyor.

Hacibab’ın müziği, dinleyicilere Anadolu’nun zengin mirasını ve kültürel dokusunu aktarıyor. Bu kültürel zenginlik, sanatçının eserinde sadece bir arka plan değil, aynı zamanda müziğin kendisinde de hayat buluyor. Anadolu’nun ruhunu hissedebilme fırsatı, dinleyicilere yalnızca müziğin dinlenmesiyle değil, aynı zamanda bu deneyimin ilham verici olmasıyla da sağlanıyor. Bu açıdan bakıldığında, Hacibab, geleneksel ve modern öğeleri harmanlayarak yeni bir müzikal dil oluşturmayı başarıyor.

Sanatçının dikkat çeken bir diğer yönü ise, müziği aracılığıyla dinleyicilerine bir mesaj iletme isteğidir. Bu mesaj, toplumun ve bireyin geçmişiyle olan ilişkisini sorgulama ve derinleşme arzusunu yansıtıyor. Hacibab, dinleyicilerine sadece bir melodi sunmanın ötesine geçerek, onlara düşünmeye, hissetmeye ve bağlantı kurmaya davet ediyor. Bu yaklaşım, müziğin gücünü ve etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Sonuç olarak, Hacibab’ın eseri, özgün melodik altyapısı ve derin temalarıyla dikkat çekiyor. Anadolu'nun kültürel dokusunu ve köklü geçmişini müzik aracılığıyla yeniden yaşamayı sağlarken, dinleyicileri de bu evrenin bir parçası haline getiriyor. Sanatçının sunduğu deneyim, sadece bir müzik dinlemek değil, aynı zamanda anlam bulmak ve hissetmek üzerine kurulu. Bu bağlamda, Hacibab’ın müziği, dinleyicilerinin ruhunda iz bırakmayı başarabiliyor.