Elif Buse Doğan:

Elif Buse Doğan: "Müzik, İçsel Şifa ve Gerçeklik"

Müzik kariyerinde yenilik yapmak, cesur bir adım olarak değerlendiriliyor. Elif Buse Doğan, şarkılarını yeniden yorumlama sürecinde eleştirilme korkusu ya da önceki versiyonlarla kıyaslanma baskısı hissetmediğini belirtiyor. Dinleyicilerinin canlı versiyonları uzun zamandır istediğine de dikkat çekerek, kendisiyle kıyaslanmanın kendisi için sevdiği bir şey olduğunu ifade ediyor. Yeni versiyonların daha çok sevildiğini düşündüğünü de ekliyor.

Yeni projede sahne sıcaklığına vurgu yapan Doğan, müzikte fazla kusursuzluğun duygu yitimi oluşturduğunu savunuyor. Müzik, onun için duygu dili ve içindeki ufak kusurların büyük güzellikler yarattığını düşünüyor. Bu projede sahnedeki doğallığı kayda geçirmek için bir çaba içinde olduklarını söylüyor.

Aynı zamanda, geçmişle bağlantılı akustik renklerle nostalji yarattığını ifade eden sanatçı, kendi ruhuna yöneldiğini ve müziğinde değişim ve gelişim üzerine kurulu bir yolculuk yaşadığını da dile getiriyor. Her projenin onun için hem bir kırılma hem de bir devam olduğunu belirtiyor.

Canlı performans yapmanın autotune ve yapay efektlerle süslenmiş seslere karşı bir duruş değil, daha çok bir tercih olduğunu vurgulayan Doğan, canlı çalmanın riskli ama gerçekçi bir tercih olduğunu ifade ediyor. Müzik için her anın önemli olduğunu ve o anın ruhunu bozmadan aktarmak istediğini ekliyor.

Sürdürülebilirlik konusuna da değinen Doğan, popüler olmanın değil; zamansız kalmanın önemli olduğunu savunuyor. "Bugün dinlensin" düşüncesinin yerinde, "Yıllar sonra da içe dokunsun" hedefini benimsiyor. Bu nedenle kalıcılığı arıyor.

Proje ile birlikte "Aşk Başımda Bela" gibi duygusal yoğunluğu yüksek bir parçayı yeniden seslendirmiş olan sanatçı, bu parçayı ilk kez seslendirdiğini ve projeye dahil ettiğini belirtiyor. Daha önce seslendirdiği diğer parçaların yorumlarının zamanla olgunlaştığını ve bu durumun projeyi özel kıldığını ifade ediyor.

Doğan, artık iç sesine daha çok kulak verdiğini, daha az kalabalıkta kendisinin ön plana çıktığını söylüyor. Bu durumun müziğine yansıyarak daha sade ama yoğun bir anlatım ortaya çıkardığını dile getiriyor. Sahne ve stüdyo arasındaki farka da değinen sanatçı, sahnenin kendisi için bir nefes alma yeri olduğunu, stüdyonun ise içe dönme ve gerçeklik sunduğunu vurguluyor.

Türk müziğinde yenilik kavramının doğru kullanılıp kullanılmadığına dair görüşlerini de paylaşan Doğan, en güzel yeniliğin gelenekten beslenerek yapılanı olduğunu savunuyor. Bunun bir tür büyüme alanı oluşturduğunu belirtiyor.

Müzik kariyerinin, kişisel arınma süreci niteliğindeki projelerde kendisine olduğu kadar dinleyicisine de şifa sunduğu belirtiliyor. Her zaman müziğin, anlatmanın ötesinde iyileşme amacı taşıdığını ifade ediyor.

Son olarak, dijital dünyada sanatçı ruhunu korumanın önemine değinen Doğan, tıklama sayıları yerine bir kişinin kalbine dokunmanın daha değerli olduğunu düşünüyor. Görünürlüğün önemli olduğunu ancak içi dolu bir işin anlam kazanacağını ekliyor. Eğer bir gün kendi hayatını anlatan bir albüm yapacak olursa, ilk şarkısının adının "Olduğu Kadar" olacağını belirtiyor.

Röportaj: Alper ERGEZ

Haberi Paylaşın!

"Mustafa Arapoğlu'ndan Hızlı Çıkış: 'Vay Haline'"

"Arabesk Müziğin Yeni Yıldızı: Ayhan Göçer"