
Migren: Belirtileri ve Yanlış Bilgilerle Mücadele
Migren, başın bir tarafında yoğun ve zonklayıcı ağrılarla kendini gösteren, bulantı, kusma, görme sorunları, konuşmada bozukluk, denge kaybı, ışık ve sese hassasiyet gibi belirtilerle karakterize edilen nörolojik bir hastalıktır. Moodist Psikyatri ve Nöroloji Hastanesi'nden Nöroloji Uzmanı Dr. Meliha Aydın, migrenin çocukluk döneminde başlayabileceğini ancak kimi zaman erken yetişkinlik dönemine kadar belirti vermeyebileceğini belirtmektedir. Ailede migren hikayenin varlığı, hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir risk faktörüdür. Kadınlar, erkeklere göre daha sık migren hastalığına yakalanırken, bu durum yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. 72 saatten fazla süren migren atakları ise acil tıbbi müdahale gerektirir.
Araştırmalara göre, Türkiye'de her 100 kişiden 16 ila 21'i migren hastasıdır. Kadınlarda görülme sıklığı %25-30 iken, erkeklerde bu oran %10-12 civarındadır. Ancak birçok hasta yaşadığı baş ağrısını migren ile ilişkilendirmediği için, erken tanı ve etkin tedavi gecikebiliyor.
Migrenin yalnızca bireysel bir sağlık sorunu olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Dr. Aydın, migren hastalarının günlük yaşamlarında ve iş hayatlarında ciddi zorluklar yaşadığını ifade etmektedir. Nadir de olsa migren ataklarının, migren enfarktüsü olarak bilinen önemli komplikasyonlara yol açabileceği görülmüştür. Bu durum, sinir dokularını besleyen damarların tıkanması sonucu inme geçirme riskini artırmaktadır. Birçok birey, geçici çözüm arayışıyla sadece ağrı kesici kullanırken, bu durum yanlış ilaç kullanımına ve migrenin kronikleşmesine neden olabilmektedir.
Migreni tetikleyen bazı yaygın faktörler arasında; hormonal değişiklikler, aşırı alkol ve kafein tüketimi, tuzlu gıdalar, aşırı egzersiz, ani hava değişimleri, yoğun ortam kokuları, uykusuzluk, aç kalmak, bazı yiyecekler (örneğin çikolata ve peynir), parlak ışıklar ve yoğun stres yer almaktadır. Dr. Aydın, bu tetikleyicilerin tanınmasının ve yaşam tarzı değişikliklerinin migrenle mücadelede önemli bir adım olduğunu belirtmektedir.
Ayrıca, bireylerin migren günlüğü tutmasının, migren ataklarını azaltmaya yardımcı olabileceği ifade edilmektedir. Migren tedavisinin kişiye özel olması gerektiğini vurgulayan Dr. Aydın, ezbere alınan ağrı kesicilerin geçici çözümler sağlarken, durumun kronikleşmesine zemin hazırladığını belirtiyor ve önleyici tedavilerle yaşam kalitesinin artırılabileceğini de ekliyor.
Dr. Meliha Aydın, toplumda hala yaygın olan yanlış bilgiler nedeniyle migrenin teşhisinin zorlaştığını ifade etmektedir. Migren hakkında dikkat edilmesi gereken noktalar ise şu şekildedir:
- Migren yalnızca ağrı kesici ile geçiştirilemez.
- Stres, açlık, uykusuzluk gibi etkenler atakları tetikleyebilir.
- Migren tanısı, uzman hekim tarafından konulmalıdır.
- Sürekli baş ağrısı yaşayan bireyler, mutlaka nörolojik değerlendirme almalıdır.