Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağının en yaygın nörogelişimsel bozukluklarından biri olarak öne çıkmaktadır. Özellikle Türk Sağlık Bakanlığı verilerine göre, DEHB'nin Türkiye'deki görülme oranı çocukluk döneminde yüzde 5-7 arasında değişmektedir. Erkek çocuklara yapılan tanıların ise, kız çocuklara oranla 2-3 kat daha fazla olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum, ebeveynler tarafından çoğunlukla "ilgisizlik" veya "yaramazlık" olarak yorumlansa da, aslında beynin dikkat ve öz-denetim mekanizmalarındaki gelişimsel farklılıkların bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Son yıllarda dünya genelinde DEHB tanılarında önemli bir artış yaşanmaktadır. Ulusal Çocuk Sağlığı Araştırması'ndan elde edilen verilere göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde DEHB tanısı konulan çocuk sayısı yaklaşık altı milyonu bulmuş durumda; bu da her 11 çocuktan birinden fazlasını etkileyen bir oranı göstermektedir. Avustralya'da ise, 2013-2020 yılları arasında DEHB teşhisi alan çocukların sayısının iki katından fazla arttığı gözlemlenmiştir. Bu artış, DEHB'ye yönelik farkındalığın ve tanı süreçlerinin iyileşmesi ile ilişkilendirilse de, aynı zamanda etkili müdahale yöntemlerine olan ihtiyacı da körüklemektedir.

Günümüzde, DEHB ile başa çıkmak için çeşitli yeni yöntemler ve teknikler geliştirilmeye devam etmektedir. Auto Train Brain'in CEO'su Dr. Günet Eroğlu, bu alandaki yenilikçi yaklaşımların önemine vurgu yapmaktadır. Eroğlu, "İlaç tedavileri ve davranışçı terapiler ile birlikte, bireylerin kendi beyin dalgalarını gerçek zamanlı olarak gözlemleyip öz-düzenleme becerilerini öğrenmelerini sağlayan nöogeribildirim gibi yöntemler, DEHB yönetiminde önemli bir destekleyici olabiliyor" şeklinde ifade etmektedir.

Nörogeribildirim, bireylere adeta bir "beyin antrenmanı" yaptırarak, dikkati sürdürme, dürtüselliği yönetme ve odaklanma becerilerini güçlendirme imkanı sunmaktadır. Bu yöntemde, kişinin anlık beyin sinyalleri, izlediği bir video veya dinlediği müzik gibi medya içeriğinin kalitesine dönüştürülerek geri bildirim sağlanır. Örneğin, dikkat arttıkça görüntü netleşir veya ses daha akıcı hale gelir. Bu süreç, bireyin kendi beyin aktivitesini tanımasını ve düzenlemesini öğrenmesine yardımcı olur.

Bireye özel olarak tasarlanan ve düzenli bir şekilde yapılan bu antrenmanlar aracılığıyla, odaklanmadan sorumlu beyin dalgaları güçlendirilirken, dürtüsellik ve dağınıklık ile ilişkili olanlar ise etkin bir şekilde yönetilmektedir. Dr. Günet Eroğlu, bu yaklaşımın standart tedavilerin destekleyici ve bütünleyici bir rol üstlendiğini belirtmektedir. Böylece, DEHB’ye yönelik tedavi yöntemleri çeşitlenmekte ve bireylerin yaşam kalitesi artırılmaktadır.