
Cezaevi, Anoreksiya, Yalnızlık… Nihal Candan Yetmedi mi?
Son dönemde Türkiye’de magazin dünyası kadar sosyal medya da adeta bir mahkeme salonuna dönüştü. Gözaltılar, cezaevleri, spekülasyonlar derken, yaşanan dramlar ise çoğu zaman göz ardı ediliyor. Bu noktada Nihal Candan’ın yaşadığı süreç, birçok insanın vicdanında derin izler bıraktı.
Nihal Candan’ın Sessiz Çığlığı: Cezaevi ve Sonrası
Geçtiğimiz aylarda kardeşi Bahar Candan ile birlikte gözaltına alınan ve tutuklanarak cezaevine gönderilen Nihal Candan, burada yaşadığı zorlu süreci kamuoyuyla paylaşınca herkes bir kez daha sarsıldı. Zayıflama hastalığı (anoreksiya) ile mücadele eden genç kadın, hem psikolojik hem de fiziksel olarak derin bir yıkım yaşadı. Cezaevinden çıktıktan sonra verdiği röportajda, “Ölümle yaşam arasındaydım” sözleri toplumun vicdanını derinden etkiledi.
Cezaevi günleri, anoreksiya hastalığı, yalnızlık ve sosyal medya linçlerinin gölgesinde geçen bir yaşam…
Tüm Türkiye’nin gözleri önünde eriyen bir genç kadının hikâyesi, bugün artık sessiz bir veda ile son buldu.
Ancak bu yaşananlara rağmen, sosyal medya kullanıcılarının acımasız yorumları durmak bilmedi. Oysa bir insanın yaşadığı travmayı, ekran başından yapılan yorumlar değil; onun ruh sağlığı belirler.
Dilan Polat ve Sıla Doğu: Sürekli Linç Altında
Bugünlerde benzer bir süreç de Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu için yaşanıyor. Yargı süreci devam eden Dilan Polat, sosyal medya gündeminden bir an bile düşmüyor. Her paylaşımı, her ifadesi anında linç kampanyasına dönüşüyor. Aynı şekilde Sıla Doğu da, geçmişte yaptığı açıklamalar üzerinden tekrar tekrar yargılanıyor.
Ancak unutulan bir gerçek var: Bu insanlar hâlâ yargı süreci içindeler ve suçlu oldukları ispatlanmış değil. Mahkeme kararlarından önce sosyal medya linçleriyle insanları yok etmek, yalnızca dijital şiddetin bir başka adı.
Psikolojik Travmalar, Medya Baskısı ve Suskun Kalan Vicdanlar
Birçok psikolog, medya baskısı ve sosyal medya zorbalığının özellikle kadın figürleri üzerinde yıkıcı etkiler bıraktığını belirtiyor. Nihal Candan’ın yaşadığı depresyon, kilo kaybı ve tedavi süreci aslında bir uyarı niteliğindeydi. Şimdi aynı tehlike Dilan Polat ve Sıla Doğu için de geçerli.
Peki toplum olarak bu süreçte ne yapıyoruz? Empati yerine yargı, destek yerine aşağılamayı mı tercih ediyoruz?
⸻
“Linç Kültürüne Dur Deyin!”
Magazin figürleri de insandır. Onların da ailesi, hastalıkları, korkuları, umutları vardır. Nihal Candan örneğinde olduğu gibi, bir insanın ne kadar dayanabileceğini hiçbirimiz bilemeyiz. Bu nedenle artık Dilan Polat’a da, Sıla Doğu’ya da bir nefes alma hakkı tanıyalım.
Şimdi gözler Dilan Polat ve Sıla Doğu’ya çevrilmiş durumda.
Her gün yüzlerce linç mesajı, hakaret, küçümseyici içerikler onların isimleriyle birlikte dolaşıyor.
Ama bir soru çok basit ve çok gerçek:
Nihal Candan yetmedi mi?
Bir kadın daha mı düşsün istiyoruz?